Evliya Çelebi'nin Gözüyle Kayseri

EVLİYA ÇELEBİ Gözüyle Kayseri


kayseri
EVLİYA ÇELEBİ(1649)

Anadolu hakkında önemli bilgiler veren ve pek çok konudaki tek yerli kaynağımız olan Evliya Çelebi, 1649 yılında şehre gelmiştir. Kentte ne kadar kaldığı belli olmamakla beraber, verdiği bilgiler değerlendirildiğinde uzunca bir süre kentte kaldığı anlaşılmaktadır.
Kentin dış kale surlarının çevrelediği alanı aşağı şehir olarak adlandıran seyyah, buralardaki ev sayısını 1.000 olarak verir. Surun beş kapısının ismini ise şöyle sıralar:

“Boyacı kapısı ve Keçi kapısı güneye bakar, Mahkeme kapısı yanında Asar önü kapısı doğuya açılır. Pazar kapısı kuzeye doğrudur. Atpazarı kapısı da kuzeye açılıp Paşa Sarayı yakınındadır. Bu surun etrafı hendektir. Kışın bu hendek su ile dolup baharda da hendek içine bostan ekerler. Hoş sebzesi olur.”

Seyyah, kentin mahallelerinden önemli gördüklerinin isimlerini verir. Bunlar; Müftü hamamı önündeki Büyük ve Küçük Çeşme Mahalleleri, İshak Çelebi, Katırcızade, Oduncu, Fırıncı, Tekke Ovası pazarı, Debbağlar ve Hacı İvaz Mahalleleridir.
Ulu Cami’nin en eski cami olduğunu ve avlusunda salkım söğütlerin bulunduğunu anlatan Evliya Çelebi, şehirdeki camilerin isimlerini de tek tek belirtir: Şeyh Emir Sultan, Lala Paşa, Osman Paşa, Hacı Paşa, Çiğdelizade, Hunat Hanım, Hatırcızade, Kurşunlu, Ulvan, Hacı İvaz, Hacı Kılıç, Yeni Cami, Debbağlar, Akçorbacı Camileridir. Bu camilerin bir kısmı maalesef günümüze kadar gelmemiştir. Bunlar; Hacı İvaz, Debbağlar, Akçorbacı ve Yeni Camileridir. Debbağlar Camii aslında bir mescit olup, kuruluşu Ahi Evran’a kadar gitmektedir. Kentin güneyinde Yoğunburcun önünde yer almaktadır. Yeni Cami ise 1960’lı yıllara kadar sağlam olarak gelmesine karşılık daha sonra tamamen yıkılmıştır.
Şehirdeki medrese isimlerini de sıralayan Seyyah, Sultan Ziba Medresesi, Hunat Hanım Medresesi, Hacı Kılıç Medresesi ve Müftü Medresi’ni zikrettikten sonra, şehirdeki eğitim hakkında da şu bilgileri verir:

 
kayseri

“Bilginleri Kur’an-ı Azimuşşan okunuşuna son derece dikkat edip, harfleri ve kelimeleri hakkıyla okurlar. Elan hazfa okunuşu üzere okurlar. Her cami ve medresede hadis ilmi öğrenenler vardır. Her camide mutlaka bir mektep bulunur. Çocuklar oldukça zeki olup, hafızaları çoktur”

Evliya Çelebi, şehirdeki tekkelerden sadece ikisinden bahseder. Bunlar; haftada iki defa Mevlevîlerin, Mevlana ayini yaptıkları yer diye tanımladığı Celâleddin Rumî Tekkesi ile Seyyid Battal Cafer Gazi Tekkesidir. Seyyahın bahsettiği Mevlevi tekkesi surların içinde, kale önünde yer alıyordu. 1960’lı yıllara kadar ayakta olan yapı, bir yangın esnasında yok olmuştur. Diğer tekke hakkında ise herhangi bir bilgi yoktur.
Evliya Çelebi, şehrin çarşı ve pazarları hakkında da önemli bilgiler verir. Şehirdeki pazarların isimlerini vererek bu bölümü şöyle anlatır:

“Kayseri’nin de Bursa ve Edirne gibi iki yerde kagir kapalı çarşısı vardır. Bir kuyumculardır ki her türlü kıymetli eşya ve mücevherler bulunur. Çeşitli kap kacak eşyaları pek çoktur. Kuyumcuları mücevher eşya işlerler. Büyük bedestende zengin tüccarlar alış veriş edip, nice çeşitli kumaşlar satın alırlar. Büyük çarşılardan Uzun Çarşı gayet süslüdür. At Pazarı’nın yanında olup sadece Kapamacılar çarşısıdır. Bunun sağ tarafında Un Kapanı vardır. Beyaz un burada satılır. Acaib hikmettir ki, bu şehirde un çuvalı içine unu koyup on sene kadar durdursalar asla çürümeyip yine has, beyaz ekmeği olur. İç kale kapısından çıkınca, Atarlar çarşısı vardır ki, çeşitli ilaçların kokusundan gelen gidenin dimağları kokulanır. Attarlardan aşağı temiz ve güzel berber dükkanları vardır. Her birinde temiz ve namuslu birer civanları bulunur. Birden aşağı, ‘Pine duran’ yani eski pabuç ve çizme yamayıcı dükkanlar vardır. Oradan yine caddenin iki tarafı Kara keçili dükkanına varınca bütün kapama ve zubun yapan terzi dükkanları bulunur. Sonra temiz bakkal dükkanları vardır. Muhtesip dükkanı buradadır ki, bütün sarraflar devlet ayarı dışında bir dirhem noksan vermezler. Buradan aşağı hep kasap dükkanlarıdır. Kasap çırakları yüzlerce Karaman koyun ve kuzularını parça parça edip her parçaya gül takarak, zağferan sürüp satarlar. Bunların alt tarafında has ve beyaz börekçiler ile çörekçiler vardır. Muhtesip Ağa dükkanını geçince, Arpacılar Çarşısı, Kazancılar Pazarı, Samurcular Çarşısı gelir. Buradan iç kale önüne varılır. Sol tarafı Mevlevihane bahçe kapısıdır. Bahçe Uzun Çarşı başında son bulur. Saraçhane ile Haffafhane Pazarı, aydınlık, düzenli ve çok kalabalık pazarlardır. Debbağlar Pazarı da çok temizdir. Odun Pazarı kale kapısında olup, o kale kapısına da Odun Kapısı derler. At Pazarı Kapısı, Paşa Sarayı yakınındadır. Koyun Pazarı da o civardadır.”

Şehirdeki çarşıların dışında pazarlar hakkında da bir takım bilgiler veren Seyyah, ayrıca şehirdeki hanlara da değinerek isimlerini de şöyle sıralar: Boyacı Kapısı yanındaki Kağlamaz Hanı, Kapan Hanı ve Uzun Çarşı içinde dediği Gön Hanıdır. Bu hanlardan Kağlamaz Hanı günümüzde ulaşmamış olup, yeri de belli değildir. Gön Hanı ise seyyahın tarif ettiği gibi Uzun Çarşı üzerindedir, ancak bugün yıkık bir haldedir.
Şehirde çok sayıda hamam bulunduğu belirten Evliya Çelebi, bunlar hakkında da ayrıntılı bilgiler verir. Hunat Hatun Hamamı’nı dış varoşta diye tanımlayan Seyyah ayrıca Kadı Hamamı, Gürcü Hamamı, Yeni Kadı Hamamları’nın iç kalede olduğunu söyler. Evliya Çelebi bunların dışında Hüseyin Paşa Hamamı, Paşa Hamamı, Meydan Hamamı, Sultan Hamamı, Selahaddin Hamamı, Eski Pamukçular Hamamı, Güzel Paşa Hamamı ve Yeni Hamamı isim olarak zikreder.

O dönem Kayseri’sine ait çok önemli bilgiler veren Evliya Çelebi, çeşmelerden ve içme suyu şebekesinden de bahsetmeden geçemez. Şehirde çok sayıda çeşme bulunduğunu ve çeşmelerin suyunun Germir’de Kens Pınarı denilen yerden çıktığını belirten Seyyah, çeşmelerin isimlerini de tek tek sayar. Bugün birçoğu ayakta olmayan çeşmelerden bazıları şunlardır: Mevlevihane kapısı önündeki çeşme, Seyremisli Çeşmesi, Keçi Kapısı Çeşmesi, Paşa Sarayı Çeşmesi, Kuyumcularbaşı Çeşmesi, Kağlamaz Sebili ve Hundiye Sebilidir.
Seyyah, şehirdeki evliya kabirlerinin isimlerini de belirtir. Bunlardan bazıları şunlardır: Mehmed Hanefi bin Emir’el-Mü’min, Seyyid Burhaneddin Muhakkik Tirmizi, Şeyh Rükneddin Sicani, Şeyh Evhadüddin Kirmani, El-Sultan el Melik Mehmet el-Gazi, Şeyh Hazret-i İbrahim Tennuri, İmru’l Kays, Zeynelabidin Maham, Şeyh Ahmet Tayrani.
Bu isimler içinde en çok dikkati ünlü Arap Şairi İmru’l Kays çekmektedir. İmr’ul Kays’ın Kayseri’de Asib Dağı’nda gömülü olduğundan ilk olarak El-Herevi bahsetmiştir. Yine Kadı İbnü Abdüzzahir de şairin Kayseri’de gömülü olduğunu belirtir. Evliya Çelebi, şairin mezarının Ases Dağı’nda olduğunu ve burasının halk tarafından ziyaret edilen yerlerden birisi olduğunu belirtir. Ancak bu dağın kenti çevreleyen dağlardan hangisi olduğu belli değildir.

Evliya Çelebi şehirdeki gayrimüslimler hakkında bilgiler verse de bunlar kısıtlıdır. Şehirde üç tane kilisenin olduğunu, bunlardan ikisinin Gemçi (Kiçikapı olsa gerek) Kapı’sının iç yüzünde, diğerinin ise Mevlevihane’nin yanında yer aldığını anlatmıştır. Kentte Yahudilere ait bir havranın da bulunduğunu belirten Seyyah, bunun yeri hakkında ise hiçbir bilgi vermemiştir.
Kente gelen ilk Türk Seyyahı olan Evliya Çelebi, gözlem ve incelemelerine dayanan bilgilerini, kendinden önceki dönemlerde yazılmış bazı kaynaklarla pekiştirmiştir. Aktardığı bilgilerle XVII. yüzyıl Kayseri’si eksiksiz bir biçimde tanımlanmıştır. Eserinde tarihi yapılar dışında kentin fiziki ve sosyal yapısı ile ilgili bilgiler vermesi de önemlidir. Seyahatnameler içinde sadece Evliya Çelebi’ninkinde şehrin mahalle ve pazarları gibi unsurlar tam olarak verilmiştir.

Kayseri'nin cana can katan güzel esen havasının anlatılması:Şehrin zemini Erciyes Dağı eteğinde olduğundan şehrin bütün hanelerinin yüzü kuzey tarafa dönüktür. O yüzden saba rüzgarı gibi bir tür ruhlara rahatlık veren havası vardır ki seher vakti kalkan can havayı kokladığında nesim havasını müşahede eder.

Evlerdeki tatlı su kuyularının anlatılması: Tamamı üç bin adet hayat suyu kuyularıdır. Elbette ve elbette her hanede birer ikişer kuyular bulunur.

Tatlı su nehirlerinin anlatılması: Bu Kayseri şehrinin dört tarafında yüz on yedi adet arklar, kaynak suları ve akarsular vardır. Genellikle bu şehre eğimli olan Erciyes Dağı yaylasından doğan akarsulardır. Ama şehrin alt yanında Koyun Köprüsü suyuna Gerizler Suyu derler. Adı geçen Koyun Köprüsünden geçip akarak Mazlumoğlu köprüsünden iner, Ali Köprüsüne varır. Ondan akıp Saz'a karışır. Ondan Yalınızgöz Köprüsü yakınında büyük nehir Kızılırmak'a katılır.

Kayseri'nin hamamlarının anlatılması: Kadı Hamamı iç kalede gayet iç açıcı hoş havalı ve çifte hamamdır.

Taşra varoşta Hundi Hanım Hamamı gayet eski hamamdır.

Yine aşağı kalede Hüseyin Paşa Hamamı Süleyman Han asrında Koca Mimarsinan yapısı olduğundan gayet san'atlı güzel tarhlı hoş yapı aydınlık bir hamamdır.

Salahattin Hamamı gayet hoş ve eski hamamdır. kadınlar için ona bitişik bir hamam daha vardır. Bu hamam önünde kale hendeği kenarında bir İrem bağı gibi cennet bahçesinden nişan verir bir bahçesi vardır. Hamamdan sonra nice canlar bu bu bahçede cananlarıyla can sohbeti ederler.

Garez Paşa Hamamı Tekke yakınında müftünün yeni hamamı oldukça iç açıcı, rahat, geniş, pak ve aydınlık bir hamamdır.

San'atları ve kazançlarının anlatılması:Bu şehirde gerçi bütün san'at ehli olup işleri ve san'atları beğenilir ama dağlarında mazısı gayet çok olduğundan debbağlar keçi derisini tabaklayıp sarı sahtiyan yaparlar, sanki altun sarısıdır ki insanın yüzünün rengi belli olur. Hatta halk dilinde darb-ımeseldir ki "Kayseri sahtiyanı gibi gıcır gıcır öter" derler. Papucu, mesti ve içi darayili sarı tabanlı çizmesi yeryüzünde yoktur. Bütün vezirlere hediye gider.

Yiyeceklerin anlatılması: Evvela has ve beyaz ekmeği, lavaşa yufkası, katmer çöreği, katmerli baharatlı böreği, lahm-ı kadid (kurutulmuş et) adıyla meşhur kimyonlu ve baharatlı sığır pastırması ve kokulu et sucuğu yeryüzünde yoktur. Padişahlara hediye gider.

İrem bağları gibi mesire yerlerinin anlatılması:Tamamı yüz üç adet gezinti yeri, dinlenme yeri ve seyir yeri vardır.

Hisarcık mesire yeri: Şehrin (-) tarafında Erciyes Dağının eteğinde abıhayat sulu ve çemenzarlı bir ağaçlık teferrüc yeridir ki Rum, Arap ve Acem'de türlü türlü kirazı meşhurdur.

Şehir içinde yaşlı insanlara Mevlevihane mesire yeri. Atlılara eski Kayseri'de Bektaşı Tekkesi mesire yeri.

Yine yaşlı insanlara Namazgah mesire yeri: Bütün ileri gelenler, küçükler, büyükler bu musallaya istiska duasına(yağmur duasına) çıkarlar bir yeşillik ibadetgahdır.

Alaedddin Köşkü mesire yeri: Ferahlık verici yeşillik bir yerdir.

Ali Dağı dinlenme yeri: Hazret-i Resul zamanında Kur-an-a Azime nazire eden mel'un İmrü'-Kays Hazreti Ömer korkusundan Harkil Kayser krala kaçıp öldüğünde bu dağa gömülmüştü. Bu dağda maşadı vardır.

Eski sultanların kabirleri yakınında Ziyaretçiler Kasrı mesire yeri.

Erciyes dağında Baba Riten yaylası ve Baba Riten-i Hindi sekiz yüz sene yaşamış olup sahabe-i kiramdan seçkin kimsedir.

Yuvarlak Dede ziyareti yakınında Kuşçu Paşa Tepesinde Cirit meydanı mesire yeri: Şehrin bütün at binici şahbaz gençleri bu vadide silahşörlük edip cirit oynarlar. Sanki dümdüz bir ovadır.

Yılanlı Dağı'nda Koyunbaba Tekkesi mesire yeri her yeri gören güzel bir tekkedir.

Efza mesire yeri adında maarif erbabı, sadık aşıklar mekanı bir dinleme yeridir ki şehrin genellikle ileri gelenleri, seçkinleri yaşlı ve gençleri, şairleri ve meddahları, gazelhan, hanende ve şazende tatil günleri bu iç açıcı Efza mekanına gelip içip eğlenirler, köşe köşe Harzemşah nevruzu sohbetleri edip felekten zerre kadar kam aldık zan ederler. Efza adında bir her yerin seyredildiği bir Meram Bağdır.




EMRE HASGÜL
 
Kayseri'li Ünlü Şahsiyetler
 
MİMAR SİNAN: Osmanlı Devleti'nin en parlak döneminin en büyük mimarı. Verdiği büyük eserlerle tarihte iz bırakmış, Kayseri'nin gururu olmuştur.

ABDULLAH GÜL: Türkiye Cumhuriyeti 54. Hükûmette Devlet Bakanı, 58. Hükûmette Başbakan, 59. Hükûmette Dış İşleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olduktan sonra 28 Ağustos 2007 tarihinde Türkiye Cumhuriyeti'nin 11. Cumhurbaşkanı oldu.

SAKIP SABANCI: Türk işadamı, Sabancı Holding eski yönetim kurulu başkanı. 2004 yılında Amerikan iş dergisi Forbes'in milyarderler listesinde 147. sırayı almıştır. Renkli ve enerjik kişiliği ile de tanınan Sabancı, halka yakın tavırlarıyla Sakıp Ağa lâkabını kazanmıştır.

KADİR HAS: Kayserili iş adamı. Kayseri'nin yetiştirdiği en kıymetli hayırseverlerden.

tebessüm :) 'Pazarlık Payı'
 
Küçük Kayseriliye hocasi sormus :
- Alti kere alti?
- Otuz dokuz.
- Otur,sıfır!
Arkadasi sorar :
- Bildigin halde neden otuz dokuz dedin?
- Pazarlik edecektim, anlamadi... :))
 
Bugün 16 ziyaretçi (23 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol